Fonksiyonel çene ortopedisi nedir?

Fonsiyonel Çene Ortopedisi; büyüme ve gelişim döneminde nöromuskuler sisteme etki ederek istenmeyen etkileşimleri ortadan kaldıran diş hekimliği branşıdır. Malokluzyon tedavisinde erken müdahale yapmaya olanak sağlar. Ancak çene yüz bölgesinde kemikler hayat boyu yenilenmeye devam ettiği için erişkin hastada da uygulanabilir. Erişkin hastada kemik yenilenme hızı düştüğü için uzun süren bir tedavidir ve daha çok ortodonti tedavisi sonrası stabilizasyon sağlanması için faydalanılmaktadır.

Erişkin hastada fonksiyonel çene ortopedisinde en hızlı yanıt verikal sorunlarda (derin veya açık kapanış) alınır. Daha sonra transversal sorunlar(yatay sorunlar) çözülebilir. En uzun ve en zor yanıt ise sagittal sorunlarda(sınıf2 veya sınıf3) alınır. Bu sebeple sınıf2 veya sınıf 3 sorunu olan hastaların tedavisinin en erken dönemde çözülmesi çok önemlidir.

Organlarımızın önceden belirlenmiş bir şekli vardır ancak kemiklerimizin şekli fonksiyon ile belirlenir.

Çene-yüz bölgesindeki kemiklerimiz hayat boyu yumuşak dokulara göre şekillenmeye devam eder.

Doğum esnasında bebeğin fonksiyonel çene ortopedisi açısından ilk değerlendirmesinde dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?

Tüm bebekler retrüzyonlu yani alt çene geride doğarlar. Bunun ilk sebebi normal doğumun yapılabilmesi içindir diğer sebebi de anne memesini emebilmesidir. Anne sütünü emerken dilini alt çene kretin üzerine koyar meme ucunu dil ile üst çene arasında sağarak sütü püskürterek yutar.

Dil frenumu kısa doğan çocuklarda ağrı duyusu gelişmediğinden hemen doğum sonrası kesilmelidir yoksa emme yapamaz. Bu durum anneye doğum öncesi anlatılmalı gerekli görüldüğünde de hemen doğum sonrası yapılmalı ve bebek emmesi için hemen anne memesine verilmelidir.

Anne sütü emmenin fonksiyonel çene ortopedisi ve çene yüz gelişimi açısından önemi nedir?

Emmenin etkili olması için meme ucunun büyük kısmı bebeğin ağzına girmelidir. Anne sütü beslenmesi düzgün çene yüz gelişimi için de önemlidir. Çünkü emme hareketinde mandibulanın protruzyon yönünde büyümesi stimule edilmiş olur. 2 yaşa kadar da anne sütü verilmesi tavsiye edilmelidir.

Bebekler doğduğunda TME’ de kavite yok kavite emme hareketi ile ileri geri hareket ile kanal şekillenir, bir tünel oluşur. Biberon emen bebekte sadece buccinatör kas aktiftir ve maksillanın darlığına-derinleşmesine sebep olur. Malokluzyonun gelişimine neden olur.

Anne emziremiyor ise biberon yerine kaşıkla beslemek daha doğrudur veya biberondan anne memesine serum hortumu bağlanarak memeyi bırakması engellenmelidir.

Emzik çocuğun emme ihtiyacına göre verilebilir. Süreklilik ve sıklığına dikkat edilmelidir. En geç 3 yaşında da bırakılmalıdır.

Emme sırasında ileri geri hareket ederken alt ve üst keserler çıkar ve bu dişlerde bulunan propioreseptörler sayesinde dişler çarpmadan yana hareket edip geri döner ve bu hareketle temporamandibular eklemin yan duvarları oluşmaya başlar. Sonra molarlar çıkarak tünel gelişir. Bebeklik çağında bebek alt dişleri üst dişlerin önüne getirir bu hareket ile beyine dişlerin pozisyonunu öğretir. Aynı zamanda bebek diş gıcırdatma yaparak da dişlerin yerini beyine öğretiyordur. Ancak hava yolu darlığında da diş gıcırdatma yapıyor olabilir.

Bebeklik veya çocukluk döneminde diş gıcırdatmanın genel sebepleri nelerdir?

  • Fizyolojik gıcırdatma ile dişlerin konumunu beyine öğretmek
  • Hava yolu darlığı (allerji vb sorunlar)

Çocuklardaki herhangi bir parafonksiyonun sebebi

  1. psikolojik sorunlar (kardeş kıskançlığı, anne-baba arasındaki kavgalar, taciz vb)
  2. paraziter enfeksiyonlar (bağırsak paraziti bakılmalıdır)
  3. hava yolu darlığı
  4. beyin elektrik dalgalarında ritim bozukluklar sebebiyle nörolojik sorunlarda herhangi bir kriz geçirmeden önceki ilk belirtisi aşırı bruksizmdir. (epilepsi vb)

Çocukların REM uykusu uzundur ve diyaframdan aşağısı çalışmaz sadece diyafram üstü çalıştığı için çenede gıcırdatma yapabilir. REM döneminde stres yaratan herşey gıcırdatmaya sebep olabilir. Parazit olduğunda kaşınamadığı için, üşüyüp üzerini kapayamadığı için, susadığı için, kabus gördüğü için diş gıcırdatabilir. Fizyolojik aşınmanın üzerindeki aşınmalarda mutlaka sebep araştırılmalıdır.

Epilepsi hastası çocuklarda kriz yaşanmadan ilaç kullanılmaya başlanırsa beyin hasarı olmaz.

Ek gıda döneminde fonksiyonel çene ortopedisi açısından dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?

Ek gıdada yiyecekler ayrı ayrı verilmelidir.

Bebek yutkunurken ayakları bir yere dayalı olmalıdır bu sebeple mama sandalyelerinde ayaklarını dayamaları gereklidir.

Bebek yerken yemek bitene kadar kaşıkla veya bezle ağız çevresi temizlenmemeli Perioral bölge uyarıldığında emme refleksi uyarılır.

Dil bağı kontrolü için; dil bağı kısa bebekte bebek dilini dışarı çıkardığında dilin ucunda kalp şeklinde girinti oluşabilir, dil bağı normal bebekte bebek ağlarken dil damakta olmalı ve uykudayken dil damakta durmalıdır.

Ek gıdaya geçiş döneminde hacimli bir yiyecek verilmeli asla püre yapılmamalıdır. Çocuk bu dönemde mutlaka yemeyi, çiğnemeyi öğrenmelidir. Boğulurmuş gibi refleks göstermesi normaldir. Ek gıda mutlaka pütürlü olmalıdır. Çatal ile ezilmiş muz, sebze çorbası yerine robottan geçirmek yanlıştır. 6 ay boyunca sadece anne sütü ile beslenme 6 aydan itibaren de pütürlü ek gıda verilmesi önerilir. 2 yaşında aile ne yiyorsa onu yiyebiliyor olmalıdır. Kuru kayısı, kuru incir, keçi boynuzu gibi gıdalar kemirilerek çiğnemesine izin verilmelidir. Bu dönemde öğrenilemeyen çiğneme fonksiyonu daha sonrasında mutlaka özel eğitim gerektirecek ve öğrenmek daha uzun sürecektir.

Malokluzyonların sebeplerinin başında modern yaşam gelir. Beslenme şeklimiz sert gıdalar için tasarlanmış olmasına rağmen modern yaşam ile birlikte beslenme şeklimizin değişmesi malokluzyon gelişimini artırır.

Sert gıdalar ile çiğneme yapmak zihinsel yetilerin de sağlıklı kalmasını sağlar. Çocukların her öğününde sert bir yiyecek olmalı, yaşlı bireylerin de sert yiyecekler yiyebilmesi önemlidir.

Burun solunumunun çene yüz gelişimi için önemi nedir?

Tüm bebekler burun solunumu yapacak şekilde doğarlar. Memeden beslenebilmek için burun solunumu gereklidir. Kasları çok güçsüz olduğu için uyurken ağızları açık kalabilir. Mutlaka çok minik bir parmak hareketi ile ağızlarını kapamaları sağlanmalıdır.
Burun solunumu devam ettiğinde burundan giren hava ağız boşluğunda yanlara doğru yayılarak üst çenenin (maxilla) büyümesini gelişimini sağlar. Burun solunumu bozulur ağız solunumu başlarsa giren hava üst çenenin tavanına baskı yaparak sadece dikey yönde büyümesine yani derin damağa ve çene darlığına sebep olur.

Burun solunumunun bozulmasına neden olan en önemli etkenler ise hava kirliliği ve besin kirliliğidir.

Çocukluk çağında adenoid büyümesine bağlı ağız solunumu yapan bir çocuğun büyüyünce adenoidi düzelir dendiğinde mutlaka başka bir hekime danışmak gerekir çünkü adenoide bağlı gelişen malokluzyon adenoid düzeldiğinde geri gelmeyecektir. Burun solunumu için adenoid operasyonu gerekli ise mutlaka yapılmalıdır. Ayrıca adenoide bağlı çocukluk döneminde uyku apnesi gelişimi olabileceği de unutulmamalıdır. Bu yüzden diş hekimi- KBB uzmanı birlikte multidisipliner çalışmalıdır. Adenoid hipertrofisi olan çocuklarda bir diğer durumda bruksizme yatkınlık artar. Çocuk ağızdan nefes almak ve oksijensiz kalmaktan korunmak için bruksizm geliştirebilir.

Süt dişlenme döneminde beslenmenin çene yüz gelişimi için önemi nedir?

Çiğneme esnasında biraz sağ biraz sol şeklinde kullanılmalı. Süt dişlerinde çürük olmamalı ki iki taraf da kullanılmalı.

Sert gıdalar hem okluzal darbeyi sağlarken hem de fonksiyonel aşınmayı sağlar. Süt dişleri mutlaka aşınmalı, daimi dişlerde de yaşla aşınma olmalıdır.

Sınıf 3 hastalar genetik yatkınlığı en yüksek olan okluzyon şeklidir. Ancak bu hastalar da fonksiyonel çene ortopedisi ile uzun dönemde de olsa tedavi edilebilir, durdurulabilir.

Ağız solunumu yapan çocukların fonksiyonel çene ortopedisi açısından değerlendirilmesinde dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?

İyi bir dudak tonusu olduğunda ıslak-kuru dudak sınırı alt-üst dudakta birbirine dokunur. Hipotonik dudaklı çocuklarda yani kas tonusu az olan çocuklarda ağız açık dudaklar dışa doğru sarkıktır dudaklar dişe etki etmez sadece dilin dişlere etkisi vardır. Pipet kullanımı, balon şişirmek, balon köpüğü üflemek, ataçı dudakları arasında tutmak gibi egzersizlerle düzeltilebilir. Böylece ağzı kapatıp burun solunumu için de etklilidir. Buteyko tekniği ile bantlama veya dudakları plaster ile bantlama gibi yöntemlerle burun solunumu alışkanlığı mutlaka kazandırılmalıdır. Tam tersi yani hipertonik dudaklı çocuklarda da dudakların baskısı dilin baskısından daha kuvvetlidir ve dişler içeri doğru büyümeye eğilimlidir. Dudakların etkisi için de fonksiyonel çene ortopedisi apareyleri kullanılabilir.

Hipotonik dudaklarda ıslak dudak hattı dışarı dönüktür. Dudaklar kuru, çatlaksa ağız solunumu mutlaka kontrol edilmelidir. Ağzı açık uyur, horlar.

Ağız solunumu yapanlarda hava yolu geçişi kolaylaşması için kafa geriye gider, vücut tüm canlılarda bipupiller düzlemi yere paralel tutmak ister ve bunu sağlamak için boyun ve omuzlar öne gider. Vücudu tekrar dengelemek isterken de göbek öne gider, bel boşluğu bozulur ve ayakların basış şekli bozulur. Yani ağız solunumu tüm posturda bozukluğa sebep olabilir.

Çocuklarda ağız solunumu görüntü bozukluğunun yanısıra beynin yeterince oksijenlenmemesi ve uyku bozukluğu sebebiyle uyuklama, ders başarısında düşme, dikkat eksikliği zannedilerek çocuğa gereksiz ilaç kullandırılması gibi çok ciddi sonuçlara neden olabilmektedir.

Malokluzyonların skolyoza etkisi nedir?

Tüm malokluzyonlar önce kaslarda başlar sonra kas tonusu ile kemiklerde remodeling yaparak iskeletsel malokluzyon gelişir. Erken teşhis ve tedavi, iskeletsel malokluzyon gerçekleşmeden yapılmalıdır.

Sınıf 2 veya sınıf 3 malokluzyonlar da postur(duruş) bozukluklarına sebep olur. Sefalometrik filmde sınıf2 hastalarda servikal lordus artmıştır. Sınıf3 hastalarda servikal lordus düzleşir. Erken teşhis ve tedavi önemli ancak geç kalınmışsa da etkinin düzeltilmesi için fizik tedavi uzmanı ile birlikte çalışmak veya hastayı yüzme, jimnastik gibi spora yönlendirmek gerekir.

Skolyoz hastalarında hastalığa bağlı çapraz kapanış veya çapraz kapanışa bağlı skolyoz gelişebilir. Çapraz kapanış tedavisi ile skolyozun da etkisi azaltılabilir.